Home»Uncategorized»BULGARİSTAN GÖÇMENLERİ ANLATIYOR: GÖÇMENLİK ATEŞTEN GÖMLEK

BULGARİSTAN GÖÇMENLERİ ANLATIYOR: GÖÇMENLİK ATEŞTEN GÖMLEK

Zorunlu Göç’ün 30 yılı anmasının düzenlendiği Bursa’da emekli Büyükelçi Tahsin Burcuoğlu, Bulgaristan Başmüftü Yardımcısı Dr. Ahmet Hasan, Bulgaristan’dan ilk sınır dışı edilenlerden Ankara Üniversitesi Dil Tarih Corafya Fakültesi Bulgar Dili ve Edebiyatı hocası Prof.Dr. Zeynep Zafer, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ve Tarih bölümünden Doç. Dr. Neriman Ersoy Hacısalihoğlu, gazeteci-yazar Mehmet Türker ve Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Kader Özlem’in katılımıyla bir panel düzenlendi.

Bulgaristan Başmüftü Vekili Dr. Ahmed Hasan, ‘Geçen süre içinde isimlerimizi geri alabildik ama aidiyetimizi halen bulmuş değiliz. Bulgaristan Müslümanları arasında bir ırk ayrımı yoktu. Ama sonradan o Pomak, bu Çingene diye bizi etnik olarak ayırdılar. Ateizm öne çıkarıldı. Din eğitimi yasaklandı, ibadetlere kısıtlama getirildi. Şimdi camiler açık ama içini dolduracak cemaat yok. Bulgaristan’da bin 600 cami ve ibadethane mevcut ama bunların sadece 800’ünde görevli var. Diğerleri atıl durumda’ dedi.

Oğlum bana ‘O adam’ dedi

İsim değiştirme politikası sırasında Mestanlı’da öğretmenlik yapan Mehmet Türker ise Bulgaristan’da yaşayan Türklerin 93 Harbi’nden beri siyasi olarak göçe maruz kaldığına vurgu yaparak şunları anlattı:

‘1944 yılında Sovyetler geldi. Bir anda eşitlik gelince çalışan eli iş tutan Türklerin karnı doydu sırtları yeni elbise gördü. Bulgaristan Türkleri komünizme sevinir oldu. Ancak Türkleri sindirmek için her şey yapıldı. 1960 yılında iki pedagoji okulu vardı ve bu iki okul her yıl 2000 öğretmen mezun vermekteydi. Kapatıldı. Ardından önce Pomakların isimleri değiştirildi. Komşunun bahçesinde çıkan ateş sana da sıçrar ve sıçradı da. İlk tutuklananlar arasındaydım. Belene’ye gönderildim. 1985 kışı yüzyılın en soğuk kışıydı. Eksi 29 dereceleri gördük. Bize verilen ekmek buz tutuyor öyle yemek için veriliyordu. İçtiğimizde suyun buz tuttuğunu da gördüm. Savcı geldi 9 kuşak mimlisiniz diye tehdit etti. 1.5 yıl Belene, 13 ay başka bir hapishanede, 16 ay da Köstendil köyünde sürgün kaldım. Perestroyka gelince bir yumuşama oldu, artık öldürülmeyeceğimizden emin olduğumuz için çok sevinçliydik. Kanadında kırlangıç olduğunu bildiğimiz THY uçağı gelip bizi alacak diye hayal ediyorduk. Oğlumun doğduğunu üç ay sonra öğrendim. Ve oğlumu 2,5 yaşında kucağıma aldım. Evladım bana baba demiyordu, ‘Bu adam’ diyordu. İkinci çocuğum sürgünde doğdu. Jivkov 20 Mayıs’ta önce milliyetçileri sınırdışı edeceğiz, pis kanı atacağız dedi. Hiç bir suçu bildirilmeden Türk milliyetçisi olduğum için üç gün sonra bana gelip fotoğraf getir 3 gün sonra gidiyorsun dediler. Yanıma para almamı bu paralar karşılığında dolar vereceklerini söylediler. Mestanlı’dan iki aile ile birlikte trene bindik. Trene sonradan eklenen hayvan vagonlarına yerleştirildik. Sınıra kadar paramızı dolara çevireceğini söylediler sonra da tüm paramıza el koydular. Avusturya’ya ulaştık orada bir kampa yerleştirildik iki gün sonra da uçakla Türkiye’ye ulaştık. Bir akrabamın yanına yerleştik. Kapılar kapatılınca vize ile aileler Türkiye’ye gönderilmeye başlandı. Her ayrılış bir hüzündü. Gidenler ana vatana ulaşacakları için ağlıyordu. Geride kalanlar da bir daha görüşemeyecekleri için. Göç tarihinde bu manzaraları az görürsünüz. Bir çok Türk köyü boş kaldı.’

‘Asimilasyon sürüyor’

Bulgaristan parlamentosunun 89 göçünü ‘etnik arındırma suçu’ olarak nitelediğine dikkati çeken Prof. Dr. Zeynep Zafer, buna rağmen Bulgaristan’da Türkler üzerinde asimilasyonun farklı şekilde devletin desteği ile sürdüğünü belirtti. Prof. Dr. Zafer, ‘Ne yazık ki zorla verilmiş Bulgar isimleri kütüklerden silinmemektedir. Tüm resmi işlemlerde Türklerin, Pomakların, tüm Müslümanların Bulgar adlarını belgelemek, ibraz etmek zorunluluğu vardır. Bunun yanı sıra Türk adı taşıyanlara karşı negatif ayrımcılık uygulanmaktadır’ diye konuştu.

89 zorunlu göçü ile Suriye göçü

İkisinde de batı sözünü tutmadı

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ve Tarih bölümünden Doç. Dr. Neriman Ersoy Hacısalihoğlu, panelde 89 Zorunlu Göçü ve Suriye’den Türkiye’ye yönelik göç hakkında yaptığı araştırmasını sundu. İki göç hakkında basında çıkan haberlerden yola çıkarak yapılan araştırmada şu tespitlere yer verildi:

  • Siyasiler 89 göçünü siyasi malzeme olarak kullanmış. İktidar her ne kadar oradaki Türklerin haklarını koruduklarını iddia etse de muhalefet hükümetin iç ve dış politikasını ağır şekilde eleştirmiş. İktidardaki ANAP hükümeti ciddi bir oy kaybına uğramış ve daha sonra da dağılma sürecine girmiştir. AK Parti de Suriye göçü yüzünden yakın seçimde oy kaybı yaşadı. Eleştiriler sert değil ama tepki var.
  • Türkiye hem 89 Göçü hemde Suriye’den yaşanan göçte Avrupa ve diğer batılı ülkelerden destek bekliyor. Ancak batılı ülkeler 89 göçüne destek olmamıştır. Suriye krizinde de aynı şekilde destek bekliyor ama bu desteği sınırlı ve şartlara tabi olarak alıyor.

Bosna olabilirdi

  • Dönemin Refah Partisi başkanı Necmettin Erbakan göçü Haçlı zihniyeti olarak görüyor ve iktidara yükleniyor. Diğer muhalefet partileri de hükümeti sert şekilde eleştirilyor.

Suriye meselesinde ise neden bu kadar insanın kabul edildiği eleştiriliyor. 89 göçünden 10 kat daha fazla. Muhalefet hükümetin göç politikasını eksik ve zayıf olarak niteliyor. Yerel halkın mağdur edildiğini savunuyor. ANAP’ın oy oranları bu yüzden düştü.

  • İsim değiştirme 1985 yılında oldu, ama göç 89 yılında oldu daha erken olabilirdi. Ancak 4 yıl geçtikten sonra kapılar açıldı. İsim değiştirme politikası bir Bosna vakasına dönüşebilirdi. Suriye’de ise kapılar hemen açıldı.
  • Aşı meselesi ikisinde de var. 89 göçünde 0-14 yaşları arasındaki çocuklara topuklarından aşı yapıldığı, bunun yaygın bir virüs olabiliceği söylentileri çıkmış. Gelen her kişinin sağlık kontrolünden geçirilmesi gerektiği belirtilmiş. Kısırlık, salgın ve HIV türü bir virüs olabileceği öne sürülmüş. Hükümet açıklama yapıp bunun doğru olmadığını söylüyor.
  • 89’da Türkiye’ye nitelikli iş gücü geldi ama ucuza çalıştırıldı. Yeri geldi yerli işçi çıkartılıp onun yerine sigortasız çalıştırıldı. Muhalefet işimizi elimizden alıyorlar diye eleştirdi. Suriyeliler için de durum aynı.

Kaynak: Milliyet’te yayınlanan İsmail Şahin’in ‘Göçmenlik ateşten gömlek’ yazısı

UYARI: Yayınlanan haber, yazı ve fotoğrafların tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilse dahi haber, yazı ve fotoğraflar özel izin alınmadan kullanılamaz.

BİZİ FACEBOOK SAYFAMIZDAN TAKİP EDİNİZ. TIKLA VE TAKİP ET