Home»Analizler»BULGARİSTAN’IN BİR SARSINTI YAŞAMASI NEDEN KAÇINILMAZ?

BULGARİSTAN’IN BİR SARSINTI YAŞAMASI NEDEN KAÇINILMAZ?

Valeri Naydenov

Avrupa’da, eşitsizlik ve yoksulluk şampiyonasında yine altın madlaya bizim. Oysa yurtta bilgece tartışmalar sürüyor.

Son ay zarfında Bulgaristan’da, eşitsizlik ve yoksulluk konusunda iki yüksek foruma şahit olduk: Birincisi Cumhurbaşkanı Rumen Radev’in himayesinde gerçekleşirken, diğeri ise Bulgaristan’da Bağımsız Sendikalar Konfederasyonu’nun (KNSB) düz verginin uygulamaya konulmasının 10. yıl dönümü vesilesiyle düzenlendi.

Bulgaristan için en kritik sayılan bu iki forum medyada çok az yer aldı ve herhalde hiçbir siyasi netice de doğurmayacaklar. Yani akıllı kafaların hangi devlet politikasının en doğru olduğunu değerlendirmelerinin ardından bunun gerçeğe dönüşeceğine inanmak bir ütopyadır. Neyin olup olmayacağı ne akıllı kafalara ne de halka bağlıdır, bu elitin, yani oligarşinin iştahına bağlıdır.

Bulgaristan hakkında 7 hayati olgu

İşte, ileri görüşlü toplum için ve somut olarak da ilgili bakan için Bulgaristan hakkında 7 hayati olgu.

  • Bulgaristan, AB’de eşitsizliğin en yüksek seviyede olduğu ülke. Avrupa‘da, 2017’de eşitsizliği ölçen Gini katsayısına göre rekor sayılan 40,2 seviyesine ulaştık. Çıtayı (40) ilk biz kırdık. Avrupa’daki ortalama yüzde 30,3. Eski sosyalist ülkelerden Çek Cumhuriyeti’nde ise 24,5.
  • Bulgaristan, AB’de en fakir ülke. Ve ilerlemeye çalışmıyor, gerileme kaydediyor.
  • Bulgaristan, ticari amaçlı kara ve yüksek gelirlere en düşük vergi uyguluyor.
  • Bulgaristan, AB’de asgari gelirin vergiden muaf tutulmadığı tek devlet.
  • Bulgaristan, AB’de yeni demokrasiler arasında en yavaş gelişen ülke. Son yılda yaklaşık yüzde 3,5 olan GSYH ile övünüyoruz, fakat komşumuz Romanya yüzde 7’yi aştı.
  • Fakir kesime yarar sağlayan çeşitlendirilmiş KDV uygulaması yalnız Bulgaristan’da uygulanmıyor.
  • Ve nihayet, Bulgaristan Avrupa’da en feci demografiye sahip. Biz kelimenin tam anlamıyla yok oluyoruz.

İşte bu yüzden Bulgaristan’da eşitsizlik hızla yükseliyor. 90’lı yıllara kıyasla eşitsizlik oranı 15 basamak artmış, yalnızca 2017’de ise 2,5 basamak artmış. Genel olarak Avrupa’da bu oran yerinde duruyor ve hatta hafifçe azalıyor. Estonya’da, İrlanda’da, Hırvatistan’da, Yunanistan’da eşitsizlik azalıyor. Bizde ise zıplayarak artıyor. Neden?

Bu şüphe götürmeyen olgular arasında organik bir bağ var, bunlar karşılıklı olarak etkileşirler ve birbirine güç katarlar. Bulgaristan’ın vergi sistemi eşitsizlik üretiyor, bu ise eliti hermetik (hava geçirmeyen) bir kameraya saklıyor ve bunu delmek için henüz zırh delici kurşun icat edilmemiştir.

Artık IMF ve Dünya Bankası gibi neoliberal kurumlar bile Bulgaristan’a progresif vergi uygulamasına geçmeyi tavsiye ediyorlar, fakat buradaki elit diken çıkarıyor ve yuvarlak masalar düzenliyor. Bu yüzden eşitsizlik politikası kalacak ve derinleşecek. Dünyanın her yerinde zenginler gerçek iktidarın yüzde 50-80’ine sahiptirler, fakat Bulgaristan’da ise bu yüzde 100’dür.

Bizde bütün yönetim oligarşik konsensüsün elindedir, yani farklı klanların menfaatleri arasında en ideal dengeyi sağlamayı başarabilen parti iktidar oluyor. Demokratik Güçler Birliği (SDS) bu oyundan düştü, çünkü “kendilerinden” saydıkları dar ve yeni türemiş bir oligarşik grupla sınırlı kaldı ve böylece ekonomi sahibi elitin en az yüzde 70’ini mağdur bıraktı. Bulgar Sosyalist Partisi (BSP) ve Hak ve Özgürlükler Harekatı (HÖH) hep birlikte oligarkların yaklaşık yüzde 50’sini birleştirdi, GERB ise yüzde 80’e ulaştı ve onun sabit kalmasının sırrı da işte burada saklıdır. Eğer bunu yüzde 50-60’lara kadar daraltırsa, o zaman tehlike başlar.

Devlet politikaları için kamuoyunun görüşünün hiçbir kıymeti yok. Bu durum, 2016’da düzenlenen referandumun kaderinden de açıkça belli oldu. Referanduma yüzde 50’nin üzerinde katılım olurken, Bulgarların yüzde 72’si majöriter oy sistemi istedi. Fakat bundan kime ne? Başka bir Avrupa devletinde referandum sonuçları bir yasa hükmü taşıyacaktı. Bulgaristan’daki oligarkdemokrasi ise hiç tepki vermedi. Tabi, bir takım bilge forumlara nasıl tepki versin ki?

İşte bu yüzden bütün vergi politikaları genel tüketime yükleniyor ve böylelikle eşitsizlik derinleşiyor. Mesela, eski araçların vergisi yükseltiliyor. Eski araçları kim kullanıyor? Özel sigortacıları sevindirmek için ek sağlık vergisi getiriliyor. Otomobiller için mecburi “vatandaşlık sorumluluğu” sigortası iki misli artıyor. Isınmak için kullanılan mazota artık araçlar için olan dizel kadar vergi geliyor vs. Bulgaristan, Avrupa’da çeşitlendirilmiş KDV uygulamayan tek devlet. Bu gerçek olsa ekmek, peynir, kitap gibi ürünlerin fiyatları daha ucucz olurdu. Yüksek miraslar için de vergi yok. Neden? Çünkü iktidar hermetik olarak kapalıdır. İktidarın zarı yalnızca daha sağcı fikirlere geçit veriyor.

Bu hermetikleşmenin (hava geçirmezliğin) sebeplerinden birisi de Bulgaristan’ın demokrasiye geçiş sürecindeki hususiyetlere bağlıdır. Polonya’daki Solidarnost farklı farklı partilere bölündü, çünkü önceleri bu bir sendika idi, sonra iktidardan memnun olmayan umumi bir halk hareketine dönüştü, yani karakteri solcu idi ve sağcı bir partinin fonksiyonlarını üstlenemezdi. Hele hele şok terapisi hiç yapamazdı. Bu yüzden Polonya’da sağcılar yönetiyor, fakat gerçek bir sol muhalefet var, Gini katsayısı ise 29.
Bulgaristan’da, Demokratik Güçler Birliği bir sendikadan türemedi. İktidardan ve sahip olduğu nimetlerden memnun olmayanlar genellikle solcu olmalıdır. Fakat Demokratik Güçler Birliği gayrimemnunların aşırı sağ partisi ve muhafazakarların reformcu partisi olarak sabitleşti. Ve Jamaika’nın bobsleigh takımı gibi birşey oldu.

BSP hakkında hiç konuşmaya gerek yok. Bu parti Pinochet’den de daha sağcı oldu.
Böylece Bulgaristan, bütün ceplerinin yalnızca sağ yanına dikilmiş, sol paçası ise demokrasiye geçiş sürecinin kargaşasında savrulmuş bir pantalona benzedi.

Elbetteki temsili demokrasi halkın menfaatlerinin siyasete ulaştığı tek kanal değildir. Buna benzer kanallar sendikalar ve sivil toplumdur, yani farklı vakıflar, sivil toplum örgütleri ve buna bezer topluluklar. Sendikalar konusu açık, yani bunlar zayıftır, iktidara güvenirler ve çalışan emek gücünün çıkarlarını savunacak durumda değildirler. Eylülde düzenlenen konferansta KNSB başkanı hatta eskiden istedikleri progresif vergiden vazgeçip vergilerin optimizasyonunu talep etti.

Bunun ne denli bir saçma olduğunu bir düşünün. Bulgaristan Avrupa’da en yüksek eşitsizliğe sahip bir ülke iken, KNSB progresif vergi istemiyor! Bu balığın su istememesi, kuşların hava ve gökyüzü istememesi ve bir oligarkın vahalara beton döşemeyi istememesi gibi bir şeydir.

Bulgaristan Avrupa’nın en hasta adamı

Bulgaristan Avrupa’nın en hasta adamıdır, fakat en zayıf ilacı istiyor. Söz konusu forumlara katılanların fikirlerinin genel olarak vardığı sonuç vergi ödenmeyen minimüme dikkatlice indirgendiği söylenebilir. Öyle ki, bu yalnızca asgari ücretle çalışanları kapsasın. Matematiksel olarak bu bir absürt, fakat “uzmanlar” bunu beğeniyorlar.

Siyaset üzerinde etki kuran diğer kanala, yani sivil topluma gelince bunun büyük bir kısmı dışarıdan gelen hibelerle kuruldu ve aşırı sağ fikirlere sahip. Önce Piyasa Toplumu Enstitüsü’nün daha sonra ise Açık Toplum’un seçkin isimlerinden birinin de dediği gibi: “Yoksullara daha çok para bırakmak demek, onları hep bil ki çöpe atmak demektir.” Unutun.

Bu yüzden bir kez daha tekrarlıyorum: İşler önce kötüleşmeden düzelmeyecektir. Devlet siyasetini değiştirebilecek olan tek şey çok güçlü bir toplumsal sarsıntıdır. 1990’da ve 1997’de yaşananlardan daha kuvvetli bir sarsıntı. Ve er ya da geç bu olacaktır. Kaynak: 24chasa.bg

BİZİ DESTEKLEYİN

UYARI: Yayınlanan haber, yazı ve fotoğrafların tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilse dahi haber, yazı ve fotoğraflar özel izin alınmadan kullanılamaz.

BİZİ FACEBOOK SAYFAMIZDAN TAKİP EDİNİZ. TIKLA VE TAKİP ET