Tenis dünyasının dört büyük turnuvasından biri olan Amerika Açık tüm hızıyla devam ediyor.

Turnuvanın merkez kortuna adını veren Arthur Ashe’in ismi Amerika Açık boyunca tenis meraklılarının kulağında yankılanıyor. Gelgelelim Ashe’in aslında kim olduğu ve tenis tarihindeki önemi pek bilinmiyor.

Arthur Ashe sadece tenis tarihinin en önemli sporcularından biri değil, aynı zamanda bir aktivistti. Tam 50 yıl önce, 1968’de Amerika Açık’ı kazanarak bu turnuvada kupaya uzanan ilk siyah sporcu olmayı başarmıştı. Ashe’in hayatını anlatan çok kapsamlı bir biyografi geçtiğimiz hafta ABD’de yayımlandı.

Raymond Arsenault’nun kaleme aldığı “Arthur Ashe: A Life” adlı kitap hem tenis tarihine hem de spor-siyaset-aktivizm ilşkisine tutulmuş bir ayna.

Arsenault aslında bir sivil haklar tarihçisi. Haliyle kitap da Ashe’in sportif başarıları kadar aktivist kimliğine de odaklanıyor. Yüzlerce belgeye ve söyleşiye dayanarak hazırlanan kitap, Ashe’in ilk kapsamlı biyografisi olma özelliğini de taşıyor.

1943’de Virginia’da doğan ve 1993’de hayata veda eden Ashe’in mücadelesi, siyah atletlerin eşitlik konusunda mesafe kat edebilmeleri için atılmış en büyük adımlardan biri olarak kabul ediliyor. Irkçılığın yükselişe geçtiği yıllarda beyaz tenisçilerle maça çıkması yasaklanmasına rağmen yılmayan Ashe’in başarısı, Amerika Açık’ın ardından Avustralya Açık ve Wimbledon zaferleriyle devam etmişti.

1980’de tenise veda eden Ashe ölümüne değin insan hakları mücadelesini sürdürdü.