BULGAR YAZARIN ANLATTIĞI BULGARİSTAN, GÜNDELİK HAYATA DAİR DETAYLARIYLA TÜRKİYE’YE BENZİYOR
Bulgar yazar Georgi Gospodinov’un Metis Yayınları’ndan çıkan Zaman Sığınağı isimli romanını okumak, tüm dünyada modern insanın nasıl aynı dertlerle kavrulduğunu görmek açısından çarpıcı bir deneyim.
Okuması hiç de kolay olmayan, katman katman zenginleşen bu özel romanı, roman diye tanımlamak bile haksızlık olur. Kronolojik değil, karakterizasyon yok, dağınık sayılabilir, anlatıcıya da yüzde yüz güvenemiyoruz. Okuyucuya saygı duyan, okuyucunun boşlukları tamamlayacağına, bu yaratıma katılacağına inanan bir metin. Ulus-devletlerin çöküşü ve geleceksizlik ihtimali ile bizi yüz yüze getiriyor.
Herkes Alzheimer kliniğine gitmek isterse…
Kitap, Alzheimer hastaları için bir takım klinikler oluşturulmasıyla başlıyor. Klinikte hastaların kendilerini en emniyette hissettikleri zamanlara dair mekanlar baştan yaratılıyor ve hastalar bu şekilde rahat ettiriliyor. Klinikler öyle olağanüstü başarı kazanıyor ki, Alzheimer olmayan insanlardan da bu kliniklere talep yağmaya başlıyor ve klinik zinciri büyüyor da büyüyor.
Bu olay örgüsü üzerinden, Gospodinov, ulus devletlerin kendi geçmişlerini nasıl kurguladıklarını, tarihin nasıl ‘üzerinde mutabık kalınmış bir hikaye‘den ibaret olduğunu ve nostaljinin nasıl bir sığınağa ve oradan da bir silaha dönüşebileceğini gösteriyor.
Kitap, enfes bir referandum bölümüne sahip ve bizler gibi seçimle yatıp seçimle kalkanlar için de özellikle manalı.
Yapay zeka Tanpınar ve Gospodinov’u da konuştursun
Gel de Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü anma:
Tanpınar’ın, eserlerinde zamanın da bir kahraman olduğunu söyleyenleri, belki de en haklı çıkaran romanı. Tanzimat itibariyle Batılılaşma sürecine giren Osmanlı bireyinin yaşadığı bocalamayı işleyen bu klasikle, Gospodinov’un romanı birlikte incelense kimbilir ne değişik açılımlar yakalanır.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın eserleri ölümünden yıllar sonra farklı dillere çevrildi
Bu arada Zaman Sığınağı’nda Bulgar halkının Türklere düşmanlığına, ortak Osmanlı geçmişine atıfta bulunan kısa dokunuşlar da var. Ayrıca Gospodinov’un anlattığı Bulgaristan, gündelik hayata dair detaylarıyla Türkiye’ye benziyor. Acaba Gospodinov Tanpınar’ı tanıyor mu? Okusa nasıl değerlendirirdi? Yapay zeka aracılığıyla iki yazar yüzyıllar ötesinden birbirleriyle sohbet edebilseler kimbilir ne ilginç olurdu?
Pandemi dönemi üzerine yaşanan deprem felaketleri, seçim fırtınası ve alt üst olmuşluk hissiyle boğuşurken, istediğimiz bir zamana dönme şansı verilse, hangi zamana dönerdik acaba? Benim cevabım bir dönem değil de bir takım günler olabilir ancak. İç zaman, dış zaman, günler, dönemler… Philip Larkin’in Günler şiirinde dediği gibi günlerde yaşarız…nerede yaşarız günler olmasa? Ama bir yandan da büyük harflerle tarih yanı başımızda bir bilinmeyene doğru akıp gidiyor. Kaynak: diken.com.tr, Zeynep Karaaslan Başaran
BİZİ DESTEKLEYİN
UYARI: Yayınlanan haber, yazı ve fotoğrafların tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilse dahi haber, yazı ve fotoğraflar özel izin alınmadan kullanılamaz.
BİZİ FACEBOOK SAYFAMIZDAN TAKİP EDİNİZ. TIKLA VE TAKİP ET