Home»Bulgaristan»DOÇ. DR. İVO İNCOV: AB DÖNEM BAŞKANLIĞINDA BULGARİSTAN’IN İKİ SICAK KONUYA DOKUNMASI GEREKECEK

DOÇ. DR. İVO İNCOV: AB DÖNEM BAŞKANLIĞINDA BULGARİSTAN’IN İKİ SICAK KONUYA DOKUNMASI GEREKECEK

Sayın Doç. İncov, 1 Ocak’tan itibaren Bulgaristan Avrupa Birliği Konseyi’nin Dönem Başkanlığını üstlendi. İç ve dış siyasette neler beklemeliyiz?

Avrupa Birliği Konseyi’nin Dönem Başkanlığı, AB’nin bazı problemlerinin küresel boyutta olması açısından yalnızca AB içinde değil, dünya siyaset sahnesinde de sesini duyurması için Bulgaristan’a bir fırsat sunuyor. Mesela, ayrılma müzakerelerinin ikinci aşamasında bulunan Brexit konusu. İç siyasette ise yönetimdeki partilerin ve bunlara destek veren medyaların Bulgaristan’ın AB entegrasyonuna yönelik katkılarını öne çıkarmalarını bekliyorum. Aynı zamanda muhalefetteki partiler, etkin sivil toplum kuruluşları ve eleştirel medyalar dünya medyasının buraya yönelik olmasından yararlanıp Bulgaristan’ın Avrupai gündeminde yer alan gerçek sorunları daha yüksek bir sesle dile getirecek. Öte yandan milli konsensus adına dönem başkanlığı sürecinde her şeyin örtbas edilmesine yönelik beylik sözlere de itibar edilmemelidir. Ne var ki, dönem başkanlığı çok fazla abartılmamalıdır. Bu altı ay zarfında Bulgaristan Avrupa Birliği’ni yönetmeyecek, yalnızca AB Konseyi’nin faaliyetlerini farklı bakanlıklar formatında koordine edecek. Planlanan faaliyetlerin büyük bir kısmı öyle ya da böyle Sofya’da değil, Brüksel’de gerçekleşecek. Bir şey daha hatırlatmak isterim ki, Belçika ve Malta düzenli çalışan bir hükümetleri olmadığı halde başarılı bir biçimde AB’nin dönem başkanlığını yürüttüler.

Sizce, Brexit ve AB’nin güney bölgesindeki ekonomik sorunlar göz önüne alındığında Bulgaristan bundan ne gibi yarar sağlayabilir? Biz sanki AB’nin sorunsuz bölgesinde kalıyoruz. Bu altı aylık süreci nasıl değerlendirebiliriz?

AB’nin “sorunsuz bölgesinde” yer aldığımızdan tam emin değilim. Bulgaristan’ın AB Dönem Başkanlığı başlı başına bir ilk, çünkü ilk kez içişleri ve adalet sistemi konusunda denetim altında tutulan bir ülke Avrupa Birliği Konseyi’nin Dönem Başkanlığını yürütecek. Geçen yıl, aralık ayında Avrupa Komisyonu’nun teklifi üzerine Bulgaristan ve Romanya’dan denetimi kaldırma yetkisine sahip olan Avrupa Birliği Konseyi, bunu hala söz konusu alanlarda “uygun bir araç” olarak değerlendirdiği görüldü. Bulgaristan’ın zayıf noktası yolsuzluklarla mücadele olmaya devam ediyor. Bu sorun ve yoksulluk sorunu, Bulgaristan’ın AB Dönem Başkanlığını üstlenmesine günler kala dünyada önde gelen birçok medyanın merkezine oturdu. Unutmayalım ki, Bulgaristan bir Doğu Avrupa ülkesidir, oysa bu bölge ve daha doğrusu Macaristan ile Polonya’nın başını çektiği Vişegrad Dörtlüsü ve Avusturya’nın da desteği ile güçlü bir milliyetçi ve mülteci karşıtı eğilimlerin baş gösterdiği bir bloka dönüşüyor. Bu ise AB’nin iç ve dış siyasetteki liberal politikalarına zıt bir durumdur. Eğer Bulgaristan Balkanlar kapsamında ele alınacak olursa, finansal bakımdan AB’nin sorunlu çocuğu olarak kalmaya devam eden Yunanistan’dan otomatik olarak ayrı tutulmasına imkan yok. Yine de zikredilen ülkelere kıyasla büyük sorunlar çıkarmıyoruz. Öte yandan Başbakan Boyko Borisov “Balkanlar’ın barışçısı” rolüne soyundu, bazı hükümet yanlısı medya kendisini “jeopolitika uzmanı” seviyesine bile çıkardı.

Eğer daha önceden açıkladığı öncelikleri kamuoyu nezdinde savunabilirse Bulgaristan, Dönem Başkanlığından mucizeler beklenmese de kazançlı çıkabilir. Ayrıca, Sofya’ın iki sıcak konuya elini sokması gerekecek: Adalet reformunu gerçekleştirme esnasında kanunun üstünlüğü ilkesini korumadağı gerekçesiyle AB kurumlarında elinden oy hakkının alınması istenilen Polonya konusu ve Brexit olayındaki anlaşmanın sonlandırılması. Katalanya’daki krizin sertleşmesi, belki de AB’yi bu “iç sorun” hakkında bir karar almaya zorlayabilir. Bunun ise Bulgaristan’ın AB Dönem Başkanlığı’na yansımaması mümkün değil.

Bulgaristan’ın Şengen Bölgesi’ne grime ve Euro’nun bekleme odasına alınma şansı mevcut mu? Böylece “büyük” Avrupa’ya girmiş olacak mıyız?

Bulgaristan’ın Şengen’e girmesini ve Euro’yu kabul etmesini ülkenin önümüzdeki altı aylık AB Dönem Başkanlığı ile irtibatlandırmıyorum. Avrupa Bölgesine gerçekten girmezden önce girilen “bekleme odası” için olduğu gibi, Şengen Bölgesi’ne giriş için de formalite icabı kriterlerin yerine getirilmesine bakılıyor. 2018’de, “bekleme odası”na alınmaya yönelik bazı beklentiler söz konusu. Uzmanlara göre Bulgaristan’ın Euro’yu kabul etmesine yönelik büyük sorunlar daha sonra başlayacak, yani bizim ekonomimizin Avrupa ekonomisinin düzeyine yaklaştırılması ve buradaki dengelerin dalgalı olmasıdır. Fakat Euro’ya geçmek stratejik bir hedef olarak kalmalıdır, çünkü bundan sonra AB’nin geleceği belirleniyor ve bu durumda büyük kararlar daha sıkı entegre olmuş olan devletler tarafından alınacak. Şengen üyeliğine gelince, Bulgaristan formalite icabı olan kriterleri yerine getirdi ve Brüksel’in bunları tanımamasından haklı olarak şikayet ediyor. Ne var ki, üyelik anahtarını elinde tutan Hollanda, Almanya ve Fransa gibi ülkelerin karşı koyması söz konusu ve Sofya’daki merkezsağ-milliyetçi iktidar bu devletleri, geleneksel olarak yolsuzluklarla delinen Bulgaristan’ın sınırlarının Avrupalıların ve AB’nin güvenliğine tehdit oluşturmadığı konusunda ikna ettiği takdirde ancak aşılabilecek.

Bulgaristan’ın AB Dönem Başkanlığı esnasında en önemli önceliklerden biri Batı Balkanlar’ın entegrasyonu olacak. Sizce Balkanlar, Avrupa açısından gittikçe ayrı bir önem kazanıyor mu ve niçin?
Brexit ve bazı Doğu Avrupa ülkeleri ile ilgili sorunlar mevcut iken, AB’nin Batı Balkanlar’ın entegrasyonu ile acele etmek suretiyle kendi iç avlusuna ilave problemler sokacağından pek emin değilim. Öte yandan, bu bölgedeki dondurulmuş çatışmalar bu ülkeler eğer Avrupai bir perspektif kazanırsa ancak zayıflatılabilir. Fakat AB’ye üye olup olamayacaklarına yönelik uzun bir hazırlık sürecinden geçmeleri gerekiyor.

Geçenlerde Hürriyet gazetesi, AB üyeliği konusunda Batı Balkanlar’ı öne çıkarıp Türkiye’yi dışladığı iddiasıyla Bulgaristan’ı eleştirdi. Türkiye’de olup bitenleri dikkate aldığımızda güney komşumuzun yakın bir gelecekte AB üyeliğine yönelik ümitleri sizce gerçekçi midir?

Bizim hükümetimizin Erdoğan rejimi ile aşırı bir biçimde yakınlaşması sürecinde Sofya’daki yönetimin Ankara’ya verdiği bazı avanslar açısından Türkiyeli gazetenin tepkisi belki de anlaşılır olabilir. Borisov, Türkiye ile AB arasındaki diyaloğun tekrar canlandırılması konusunda istekli davranıyor. Normalde bunda kötü bir şey yok. Ne var ki, güney komşumuzda özellikle de 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin ardından feci bir biçimde insan haklarının ihlal edildiğine şahit oluyoruz. Birkaç ay önce Başbakan Borisov, Avusturya ve Almanya dahil bazı ülkelerin Türkiye’nin AB üyeliğine yönelik müzakerelerin sonlandırılması çağrılarına karşı çıktı. Fakat aslında Avrupa’ya giderken Bulgaristan’ın üstünden geçip gidecek olan Suriyeli ve Iraklı mültecileri durduran kapının anahtarını elinde tuttuğunu hesaba katarak dahi olsa, Sofya’daki yönetim halihazırda Türkiye’nin AB üyesi olması için lobicilik yapmadı. Eğer şimdilerde Türkiye, zengin Avrupa kulubüne girmek gibi umutlar taşıyorsa bunlar tamamen gerçek dışıdır.

Siz, Bulgaristan’ın AB Dönem Başkanlığı sürecinde takip etmesi gereken öncelikleri nasıl sıralıyorsunuz?

Batı Balkanlar’ın entegrasyonunu hızlandırmak, ekonominin rekabet gücünü artırmak ve üye ülkeler arasında yakınlaşma politikalarını devam ettirmek, dijital ekonomiyi geliştirmek, Avrupalı vatandaşların güvenliğini artırmak.

CV
Doç. Dr. İvo İncov, Veliko Tarnovo “Sv. Sv. Kiril ve Metodiy” Üniversitesi’nin Gazetecilik ve Toplumsal İletişim Kürsüsü’nde öğretim üyesidir.

Roportaj: Mehmet Ömer

UYARI: Yayınlanan haber, yazı ve fotoğrafların tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilse dahi haber, yazı ve fotoğraflar özel izin alınmadan kullanılamaz.

BİZİ FACEBOOK SAYFAMIZDAN TAKİP EDİNİZ. TIKLA VE TAKİP ET